Hayatta ne ile karşılaşacağınızı hiç bilemezsiniz. Bir sabah uyandığınızda sürprizlerle karşılaşabileceğiniz gibi sizi üzen bir haberle karşılaşmanız da mümkündür.

Ramazan ayı içerisinde bir hafta sonu sabahında çok samimi olduğum bir arkadaşımdan sosyal iletişim aracılığıyla bir mesaj geldi.

Mesaj da; “Arkadaşlar bir bayan kardeşimiz çok zor durumda. 6 tane de kız çocuğu var. Eşi erkek çocuğun yok diye bırakıp başkasıyla evlenmiş Durumu gerçekten müşkül. Sokaklarda bırakılan ekmekleri topluyor. Bunlardan yiyebileceklerini yanındaki poşete koyarak evine götürüyor. Semt pazarlarındaki çöp kalıntılarını topluyor ve bu topladıkları ile evine götürüp çocuklarına yemek yapıyor. Şu mübarek ayda zekât ve fitrelerinizden göndereceğim adrese gönlünüzden ne koparsa yardımcı olursanız sevinirim.”

İçim ürperdi. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerifi kafama balyoz gibi indi. Etrafımızda böyle insanların çok olduğunu biliyor ve duyuyoruz. Ama ne kadar duyarlı olabiliyoruz? Bir taraftan evinde birden fazla otomobili olanlar, kısıtlamalara maruz kalmamak adına sadece Bodrum’a 300.000 (üçyüzbin) insanın akın etmesi, dini bayramlarda otellerin tamamen dolması, diğer taraftan ihtiyaç sahibi insanlardan bihaber hayatımız.

Sahi biz ne kadar samimiyiz ve Hadis’te belirtildiği üzere kadar biziz?

Geçen her an bizim için vebal, ihtiyaç sahibi için kardeşimizin durumunu bir grup arkadaşımla paylaştım. Allah razı olsun o gruptaki arkadaşlar dakikalar içerisinde ihtiyacın karşılanması için ciddi katkı sundular.

Bu durumu mesajı bana ileten arkadaşıma söyledim. Hemen bir hesap numarası üzerinden ihtiyaç sahibine ulaştırılmak üzere aktarım yaptım.

Birkaç saat sonra arkadaşım bu defa telefondan beni aradı.

-Efendim Yusuf Hocam.

-Sayın hocam. Hepinizden Allah razı olsun. Emanetinizi asıl sahibine ulaştırmak için ilgiliyi aradım. Eşiyle barıştığını, artık ihtiyacının kalmadığını, bu miktarın ihtiyacı olan bir başkasına vermelerini söyledi, dedi.

Şaşkınlığımı ifade edemem. Bu devirde böyle karakterli, ahlaklı insanların olduğunu görmekle şaşkınlık ve mutluluğu aynı anda yaşadım.

Fatih Sultan Mehmet zamanında anlatılan olay aklıma geldi.

“Ben siftahımı yaptım, yan taraftaki komşum hiç siftah yapmadı. Alışverişi ondan yapabilirsin”

Demek ki halen böyle insanlarımız var. Çok iyi biliyorum ki aslında halen ihtiyaçları var. Ancak öyle bir imana sahip ki benden daha kötü insanların önceliği var diyebilecek kadar da hassas ve ince düşünceye sahipti bu bacımız.

İnsanlığımdan utandım, varlık içerisinde varlığımızdan bihaber yaşadığım için,

İnsanlığımdan utandım, halen etrafımda çöp bidonlarından bırakın kâğıt toplamayı en temel ihtiyacı olan yiyecek toplayanların olduğunu bilemediğim için,

İnsanlığımdan utandım, kıyıya vuran bir balık kadar değeri olmayan o masum çocuklarımızı medya aracılığıyla görürken, yaşadığım muhitte ihtiyaç sahiplerini göremediğim için,

Diğer taraftan mutlu oldum ve dünyaya daha umutlu bakmaya başladım. Mutlu oldum böyle insanlardan haberi olan dostlarım olduğu için,

Mutlu oldum ihtiyaç sahiplerine hiç düşünmeden yerinde dua etmek yerine fiili dua yapan dostlarım olduğu için,

Mutlu oldum o gün ihtiyaç sahibine yardım edemesek de yardım etmek için niyetlendiğim ve bunu uygulamaya geçirdiğim için.

İyiliği yap(a)madığımız halde sevaba girmenin mutluluğu güzel oluyor inananlar için.

Yetimlere, yoksullara, komşuya, yolda kalmışa… yardım etmekle mükellef olan Müslümanlar açısından Allah’ın iki ayetini de paylaşarak yazımı sonlandırmak isterim.

“Ve Allah’a ibadet edin, hem O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın; sonra ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışa ve ellerinizin altında bulunanlara iyilik (edin)! Şüphe yok ki Allah, kendini beğenen, çok övünen kimseleri sevmez.” (Nisa, 36)

“Yine bir vakit İsrâiloğullarından: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik (edeceksiniz),insanlara da güzellikle söyleyin, namazı hakkıyla edâ edin ve zekâtı verin!” diye sağlam söz almıştık. Sonra sizden pek azı müstesna, (hepiniz o sözünüzden)döndünüz, zaten siz yüz çevirici kimselersiniz.” (Bakara, 83)

Sevgide kalın, sevgiyle kalın…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz